11 Mart 2014 Salı

Bu Ülkede Nasıl Yaşanır Artık Anne?

 Bugün hepimiz ciğerimiz yanarak uyandık, o aylardır uyansın diye dua ettiğimiz güzel çocuğu, o masum çocuğu kaybettik. Utanç içindeyiz, yanıyoruz.

 Aslında bugün başka bir çocuğu anlatmak için blog yazma kararı almıştım. Kızılay'da mendil satan 9 yaşlarındaki o masum ve güzel kızı anlatacaktım size, cebimde hiç bozuk para olmadığı için mendil alamadığım halde yanımda uzun süre durup muhabbet eden sonra da belediyenin ektiği çiçeklerden birini saksıdan koparıp bana veren o iyi yürekli kızı anlatacaktım. Çocuk masumluğunu, o zor şartlarda bile nasıl mutlu olduğunu, onları görmezden gelmemek gerektiğini, bir çocuğun mutluluğunun dünyanın mutluluğuna eşdeğer olduğunu anlatacaktım. Umutluydum. Berkin de uyanacaktı, sokakta top oynayacaktı, aldığı o sıcak ekmeğe tereyağ sürüp yiyecekti... Bütün umutlarımı bu sabah çaldılar benden. Geleceğe dair bütün iyi niyetimi... Bir çocuğun mutluluğu dünyanın mutluluğuna eşdeğerdi de peki ya bir çocuğun ölümü?  



 Bu ülkede artık çocuklar öldürülüyor anne. Bu ülkede artık umut yok oluyor. Artık bu ülkeye bahar gelmiyor, bu ülkede ne gölgesinde oturulacak ağaç ne de geleceği emanet edecek çoçuk bıraktılar. Öfke ile doluyorum, nefret ile... Hala bu düzeni savunanlara anlam veremiyorum anne, ha Suriyeli ha Türk ha Kürt ha Alevi ha Sunni hepsi bizim çocuğumuz değil mi? Hani onlar değil miydi ilk insanların Adem ile Havva olduğuna inananlar? Hepimizin bir kandan geldiğine inananlar onlar değil miydi? Onların inanışlarında çocuklar cennete gitmez miydi? Çocuklar masum birer melek değil miydi? Giden her can için ciğerimiz yanıyor...

 Suçlular elbet hesabını verecek, sen rahat uyu Berkin. Annem senin de annendir artık, sana iyi bakar oralarda hiç üşümezsin.  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder