19 Kasım 2012 Pazartesi

O Benim Dünyam

 Bundan tam da dokuz yıl önceydi, 2003 yılının 19 Kasım sabahı. Daha on üç yaşındaydım, ablamın hamile olduğunu ve teyze olacağımı biliyordum ama teyzeliğin ne demek olduğunu o küçücük turuncu yaratığı kucağıma alana kadar tahmin bile edemezdim.

 Bir gece ablam sancılandı ve sabah kucağında çirkin, küçücük bir şeyle eve geri geldi. Ama görmeniz lazım öle çirkindi ki turuncu desen değil, sarışın desen hiç değil... Bembeyaz, kaşsız- gözsüz çirkince bir şey... Kim tahmin edebilirdi ki o çirkin bebeğin gün geçtikçe güzelleşeceğini, bugün 9 yaşında kocaman yakışıklı mı yakışıklı bir delikanlı olacağını...

 Doğduğu günden beri sürekli bizim yanımızda Baran... Üstümüze mi kusmadı, altını mı değiştirmedik, bir yaşındayken ezbere şarkılar söyleyip muhteşem dans figürleriyle bize göz ve kulak banyosu mu yaptırmadı,  üç yaşındayken sırtına sırt çantasını takip anne ve babasının evini terk edip bizim eve mi kaçmadı, asansörü çağır dediğimizde düğmesine basmak yerine  ''Asansööööörr!!'' diye asansöre mi seslenmedi, Esra Abla'sının yatağında kakasını yapıp da o oda en az bir hafta mı kokmadı, kendini Portekizli mi ilan etmedi daha neler neler...

  Ama şimdi o dokuz yaşında, fanatik bir BEŞİKTAŞLI, Cristiano Ronaldo'nun veliahtı bir futbolcu,  genç kızların rüyalarını süsleyen küçük Kıvanç Tatlıtuğ, zehir gibi bir matematik dehası, büyük bir hayvansever, Elif'in Baran abisi, benim küçük bir kopyam, en yakın arkadaşım, sırdaşım, hayatımdaki en değerli erkek...

 İYİKİ DOĞDUN ERKEĞİM! SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM...